Problem mevcut durum ile olması
gereken durum arasındaki farkın bulunması olarak adlandırılabilir. Kişi
tarafından algılanan bu farkın fark edilmesi durumunda bir problemin
varlığından bahsetmek mümkün olur. Aksi halde kişiyi rahatsız etmeyen ya da yaşamının
işlevselliğini bozmayan farklar bir sorun olarak karşımıza çıkmaz.
Anne-baba- çocuk ilişkisinde genellikle
problem, anne ve babalar tarafından
davranışın kabul edilebilir veya kabul edilemez oluşu ile ilişkilendirilir.
Hangi davranışın kabul edilebilir, hangi davranışın kabul edilemez oluşunu
belirleyen tek başına davranışın kendisi değildir. Davranışın sergilendiği
ortam, çocuğun yaşı, anne ve babanın o anki duygu durumu da kabul edilemez
faktörlerdendir.
İşte bu kabul edilemez davranışlar aslında
çocuğun değil anne –babanın problem durumudur. Bir problem esnasında bu durum
‘’kim için sorun?’’ ya da ‘’kime ait problem?’’ gibi soruları öncelikle
kendinize sorarak işe başlayabilirsiniz. Eğer bu çocuğa ait bir problem ise
önce ondan problemini tanımlamasını, sonra bu konuda kendisinin ne düşündüğünü
ve en son olarak ne hissettiğini paylaşmasını isteyebilirsiniz. İşte kilit
nokta; önce bir durumu saptamak, sonra
düşünce örüntüsünü ortaya çıkarmak ve bu durumun kişide yarattığı duygulanımı
ortaya sermektir. Bu sıra dizimi oldukça önemlidir. Çocuğa yaşanan bir olay sonrasında duygularından önce düşüncelerini
sormak aslında duyguları yöneten şeyin düşünceler olduğunu fark etmesini sağlar.
Ardından bu probleme karşı ne tepki verdiğini ya da ne gibi bir çözüm yolu
düşündüğünü sizinle paylaşmasını isteyebilirsiniz. Bu probleme karşı başka ne
yapabilirsin ya da eylem gerçekleşmiş ise bundan başka ne yapabilirdin? şeklinde
sorular ile çocuğunuzun düşünme becerisini geliştiren aynı zamanda problemini sahiplenen
ve buna uygun çözüm yolları geliştiren birey olarak yetiştirmiş olursunuz. Ve
en son olarak çocuğunuzun bulduğu yöntemin gelecekte etkisinin neler
olabileceği üzerinde de konuşmalı ve olası sonuçları tahmin ederek öngörü
sergileme becerisi kazandırabilirsiniz.
Anne babaya karşı bağlanma
problemi yaşayan çocukların genellikle küçük yaşta anne babası tarafından
problemleri sahiplenen bireyler oldukları terapi esnasında aldığımız veriler
arasındadır. Bu yüzden çocukta sorumluluk bilinci kazandırmak ve gelecekteki
ilişkisinde güvenli bir bağlanma stili oluşturması adına çocuğunuza bu
sorumluluğu vermeli ve problemi sizinle paylaşana dek müdahale etmemelisiniz.
Örneğin; arkadaşlarıyla tartışırken onu gözlemlediğinizde ‘’Hadi bakalım özür
dile barışın, kavga etmeyin’’ yerine ‘’Problem nedir ?Bu durumu her ikinizde
üzülmeden başka nasıl çözebilirsiniz?’’ şeklinde yaklaşarak düşünen koltuğa
çocuğunuzu oturtmalısınız. İlk cümlede dikkat ederseniz çocuğunuz değil siz
düşünüyorsunuz ve siz çözüm yolu buluyorsunuz hatta problem size ait değilken
sahiplendiniz bile.
Şimdi sizlere problem çözme
basamaklarını daha detaylı bir şekli ile paylaşacağım.
1.Adım: Sorunun
ne olduğunu tanımlayın.
Ne oldu? Sorun nedir?
2.Adım:
Düşünceleri açıklığa kavuşturun?
Ne düşünerek öyle yaptın? Sen
böyle yapınca sonuç ne oldu?
3. Adım:
Duyguları tanımlatın.
Ne hissettin?
4. Adım:
Sonuçlarla ilgili duyguları açıklığa kavuşturun.
Bu sonuç karşısında sen ne
hissettin?
(Örneğin; senin oyuncağını
alınca ne hissettin?)
5.Adım: Çocuğu
alternatif çözümler üretmeye teşvik edin.
Bu sorunu çözebilmek için
farklı bir çözüm yolu düşünebilir misin?
(Her ikinizin de üzülmeyeceği
farklı bir yol bulabilirsin. O yol ne olabilir?)
6.Adım: Çocuğu
her çözüm yolu için değerlendirmeye teşvik edin.
Bu iyi bir fikir mi?
Eğer iyi bir fikir ise git ve
bunu dene.
7. Adım: Çocuğunuzun düşünmüş olmasından
övgüyle söz edin.
Çözüm işe yararsa ‘’Her şeyi
kendin düşündün, tebrik ederim .’’
Eğer çözüm işe yaramazsa ‘’Farklı
bir şey düşünmelisin. Senin iyi düşünen biri olduğunu biliyorum . ‘’ şeklinde
yaklaşabilirsiniz.
Psikolojik Danışman
Sümeyra Yapıcı
İnstagram: psychologicalcounselor
İletişim: sumeyra.yapci@gmail.com
Yorumlar
Yorum Gönder